Çalışma AlanlarımSpesifik Hastalıklarda Beslenme Danışmanlığı

Spesifik hastalıklar, bireylerin yaşam kalitesini ve genel sağlık durumunu doğrudan etkileyebilir. Diyabet, kalp hastalıkları, böbrek rahatsızlıkları, sindirim sistemi hastalıkları ve gıda intoleransları gibi sağlık sorunları, özel bir beslenme yaklaşımı gerektirir.

Diyetisyen Bahar Sezer Aksoy,  spesifik hastalıklarda yaşam kalitesini ve birey sağlığını arttırmak için kişiye özel beslenme danışmanlığı sunmaktadır. Spesifik hastalıklarda beslenme danışmanlığı, bu tür hastalıklara sahip bireylerin ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilmiş beslenme planları sunarak, hastalığın yönetilmesine ve semptomların hafifletilmesine yardımcı olur.

 

İçindekiler

Spesifik Hastalıklara Özel Beslenme Nedir?

Spesifik Hastalıklara Özel Beslenme Nedir?

Spesifik Hastalıklara Özel Beslenme Nedir?

Spesifik hastalıklara özel beslenme, belirli sağlık sorunları yaşayan bireylerin, hastalıklarının gerektirdiği özel beslenme ihtiyaçlarına uygun olarak hazırlanan kişiselleştirilmiş diyet planlarını ifade eder. Her hastalık, vücudun belirli besinlere, vitaminlere veya minerallere olan ihtiyaçlarını etkileyebilir. Bu nedenle, hastalığın türüne ve şiddetine bağlı olarak özel bir beslenme stratejisi geliştirilmesi önemlidir.

Bu yaklaşım, diyabet, kalp hastalıkları, böbrek rahatsızlıkları, sindirim sistemi hastalıkları gibi durumları olan bireyler için uygulanabilir. Bahar Sezer Aksoy gibi Diyetisyenler, bu tür hastalıkların yönetiminde, hastaların sağlık durumlarını iyileştirmek, semptomları hafifletmek ve komplikasyonları önlemek amacıyla kişiye özel beslenme planları oluşturur. Spesifik hastalıklara özel beslenme, hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir, hastaların yaşam kalitesini artırabilir ve genel sağlık durumunu destekleyebilir.

 

Beslenme ile Spesifik Hastalıklar Arasında Nasıl Bir İlişki Vardır?

Beslenme, insan sağlığı üzerinde doğrudan etkili olan temel bir faktördür ve belirli hastalıkların gelişiminde, yönetiminde ve önlenmesinde kritik bir rol oynar. Beslenme ile spesifik hastalıklar arasındaki ilişki, genellikle hastalığın doğası, vücudun besin ihtiyaçları ve beslenme alışkanlıklarıyla yakından ilgilidir.

  • Hastalıkların Gelişiminde Beslenme:

      • Yanlış beslenme alışkanlıkları, obezite, diyabet, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon ve bazı kanser türleri gibi kronik hastalıkların gelişme riskini artırabilir. Örneğin, yüksek şeker ve doymuş yağ tüketimi, diyabet ve kalp hastalıklarına yol açabilirken, yetersiz lif tüketimi sindirim sorunlarına neden olabilir.
  • Hastalıkların Yönetiminde Beslenme:

      • Spesifik hastalıklar teşhis edildikten sonra, beslenme bu hastalıkların yönetilmesinde önemli bir araç haline gelir. Örneğin, diyabet hastaları için düşük glisemik indeksli gıdalar tercih edilerek kan şekeri seviyeleri kontrol altında tutulabilir. Böbrek hastalıkları olan bireyler için protein, sodyum ve potasyum alımının düzenlenmesi gereklidir.  Bahar Sezer Aksoy, bu tür özel beslenme yaklaşımları ile hastalıkların etkilerini yönetmenize ve sağlık hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olur. 
  • Hastalıkların Önlenmesinde Beslenme:

      • Doğru ve dengeli beslenme, birçok kronik hastalığın önlenmesine yardımcı olabilir. Antioksidanlar, vitaminler, mineraller ve lif açısından zengin bir diyet, bağışıklık sistemini güçlendirir, hücre hasarını azaltır ve kronik hastalıkların gelişme riskini düşürür. Örneğin, kalp sağlığını korumak için omega-3 yağ asitleri ve lif açısından zengin bir diyet önerilir.
  • Besin İntoleransı ve Alerjiler:

    • Bazı insanlar belirli gıdalara karşı intolerans veya alerji geliştirebilir. Bu durumlar, sindirim sorunlarından anafilaksiye kadar çeşitli semptomlara yol açabilir. Bu tür durumlarda, beslenme planlarının özel olarak ayarlanması hayati önem taşır.

Beslenme ile spesifik hastalıklar arasındaki bu ilişki, hastaların sağlık durumlarını iyileştirmek ve yaşam kalitesini artırmak için doğru beslenme stratejilerinin ne kadar önemli olduğunu gösterir. Diyetisyen Bahar Sezer Aksoy gibi Profesyonel bir diyetisyenden alınan beslenme danışmanlığı, hastalıkların etkili bir şekilde yönetilmesi ve önlenmesi için kritik bir destek sunar.



Kronik Hastalıklarda Beslenme

Kronik Hastalıklarda Beslenme

Kronik Hastalıklarda Beslenme

Kronik hastalıklar, uzun süreli ve genellikle yavaş ilerleyen sağlık sorunlarıdır ve bu hastalıkların yönetimi, yaşam tarzı değişiklikleri ve beslenme düzenlemeleri gerektirir. Diyabet, kalp hastalıkları, hipertansiyon, obezite, böbrek hastalıkları ve bazı kanser türleri gibi kronik hastalıklar, bireylerin yaşam kalitesini ve genel sağlığını ciddi şekilde etkileyebilir. Bu tür hastalıkların yönetiminde beslenme, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmada, semptomları hafifletmede ve komplikasyonları önlemede kritik bir rol oynar.

1. Diyabet ve Beslenme:

  • Diyabet hastaları için kan şekerini dengelemek büyük önem taşır. Düşük glisemik indeksli gıdalar, kompleks karbonhidratlar, lif açısından zengin besinler ve dengeli protein alımı, kan şekeri seviyelerinin kontrol altında tutulmasına yardımcı olur. Ayrıca, porsiyon kontrolü ve düzenli öğünler de diyabet yönetiminde hayati öneme sahiptir.

2. Kalp Hastalıkları ve Beslenme:

  • Kalp hastalıkları, genellikle yüksek kolesterol, yüksek tansiyon ve obezite ile ilişkilidir. Bu nedenle, doymuş yağ ve trans yağlardan kaçınmak, tuz alımını sınırlamak, lif açısından zengin gıdalar tüketmek ve omega-3 yağ asitleri açısından zengin balık gibi besinleri diyetin bir parçası haline getirmek kalp sağlığını destekler.

3. Hipertansiyon ve Beslenme:

  • Yüksek tansiyon, inme ve kalp krizi riskini artıran bir durumdur. Bu hastalıkta, tuz tüketiminin kısıtlanması, potasyum açısından zengin besinlerin (örneğin muz, patates, avokado) tüketilmesi ve fazla kiloların kontrol altına alınması önemlidir. DASH diyeti, hipertansiyonu olan bireyler için önerilen bir beslenme planıdır.

4. Obezite ve Beslenme:

  • Obezite, pek çok kronik hastalığın temel nedenlerinden biridir. Kilo kontrolü, obezitenin yönetilmesinde ve ilişkili hastalıkların önlenmesinde önemli bir adımdır. Kalori alımını dengelemek, düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı, dengeli bir diyet uygulamak kilo vermede etkilidir. Ayrıca, porsiyon kontrolü ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak da obezite yönetiminde önemlidir.

5. Böbrek Hastalıkları ve Beslenme:

  • Böbrek hastalıkları, vücudun belirli besinleri işleme yeteneğini kısıtlar. Protein, sodyum, potasyum ve fosfor alımının sınırlandırılması, böbreklerin aşırı yüklenmesini önleyebilir. Ayrıca, su alımının da dikkatli bir şekilde kontrol edilmesi gerekir.

6. Kanser ve Beslenme:

  • Kanser hastaları için beslenme, tedavi sürecinde büyük önem taşır. Vücudun güçlenmesi ve iyileşme sürecine destek olmak için antioksidanlar, vitaminler ve mineraller açısından zengin bir diyet tercih edilmelidir. Tedaviye bağlı yan etkileri hafifletmek için de beslenme düzenlemeleri yapılabilir.

7. Otoimmün Hastalıklar ve Beslenme:

  • Otoimmün hastalıklarda, bağışıklık sistemini destekleyen ve iltihabı azaltan besinler tüketmek önemlidir. Anti-enflamatuar diyetler, bu hastalıkların yönetiminde etkili olabilir.

Metabolik Hastalıklarda Beslenme

Metabolik Hastalıklarda Beslenme

Metabolik Hastalıklarda Beslenme

Metabolik hastalıklar, vücudun enerji üretimi, depolanması ve kullanımı gibi temel biyokimyasal süreçlerdeki bozukluklardan kaynaklanan sağlık sorunlarıdır. Bu hastalıklar, genellikle genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve yaşam tarzı gibi etkenlerin bir kombinasyonu ile ortaya çıkar. Diyabet, metabolik sendrom, hipoglisemi, hiperlipidemi (yüksek kolesterol) ve genetik metabolik bozukluklar bu hastalık grubuna dahildir. Metabolik hastalıkların yönetiminde beslenme, hastaların sağlıklarını korumaları, semptomlarını hafifletmeleri ve komplikasyonları önlemeleri için hayati bir öneme sahiptir.

1. Diyabet ve Beslenme:

  • Diyabet, kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesiyle doğrudan ilişkili bir metabolik hastalıktır. Diyabet hastalarının beslenme planı, düşük glisemik indeksli gıdalar, dengeli protein alımı, kompleks karbonhidratlar ve lif açısından zengin besinler içermelidir. Düzenli öğünler ve porsiyon kontrolü, kan şekerinin dengede tutulmasına yardımcı olur. Ayrıca, aşırı şeker ve rafine karbonhidratlardan kaçınmak da önemlidir.

2. Metabolik Sendrom ve Beslenme:

  • Metabolik sendrom, obezite, yüksek tansiyon, insülin direnci ve dislipidemi (kötü kolesterol seviyelerinin yüksek olması) gibi bir dizi risk faktörünün bir arada bulunduğu bir durumdur. Bu sendromun yönetiminde, kilo kontrolü esastır. Düşük kalorili, sağlıklı yağlarla dengelenmiş bir diyet ve lif bakımından zengin gıdalar tüketilmesi önerilir. Omega-3 yağ asitleri, antioksidanlar ve tam tahıllar metabolik sendromun etkilerini hafifletebilir.

3. Hipoglisemi ve Beslenme:

  • Hipoglisemi, kan şekeri seviyelerinin normalin altına düşmesi durumudur ve aniden gelişen baş dönmesi, terleme, titreme ve bayılma gibi semptomlara neden olabilir. Hipogliseminin yönetiminde, sık aralıklarla küçük öğünler tüketmek, kan şekerinin dengede kalmasına yardımcı olur. Kompleks karbonhidratlar, protein ve sağlıklı yağlar içeren bir diyet, ani kan şekeri düşüşlerini önlemeye yönelik önemli bir stratejidir.

4. Hiperlipidemi (Yüksek Kolesterol) ve Beslenme:

  • Hiperlipidemi, kanda yüksek seviyelerde lipitlerin (yağlar) bulunması durumudur ve genellikle kalp hastalıkları riskini artırır. Bu durumu yönetmek için doymuş yağlardan ve trans yağlardan kaçınılmalı, zeytinyağı, avokado gibi sağlıklı yağlar tercih edilmelidir. Lif açısından zengin gıdalar, özellikle yulaf, sebzeler ve meyveler, kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, balık tüketimi ve omega-3 yağ asitleri, kalp sağlığını destekleyici bir etki yaratır.

5. Genetik Metabolik Bozukluklar ve Beslenme:

  • Fenilketonüri (PKU) gibi genetik metabolik bozukluklar, vücudun belirli amino asitleri veya diğer maddeleri işleyememesine neden olabilir. Bu tür hastalıklar genellikle ömür boyu süren özel diyetlerle yönetilir. Örneğin, PKU hastaları fenilalanin içermeyen veya çok düşük miktarlarda içeren gıdalar tüketmelidir. Diyetisyenlerin rehberliği, bu tür diyetlerin doğru bir şekilde uygulanması için önemlidir.

6. Polikistik Over Sendromu (PCOS) ve Beslenme:

  • PCOS, insülin direnci ile yakından ilişkili bir metabolik hastalıktır ve kilo alımı, düzensiz adet döngüleri ve hormon dengesizliklerine yol açabilir. PCOS yönetiminde düşük glisemik indeksli gıdalar, sağlıklı yağlar, yeterli protein ve lif içeren bir diyet önerilir. Ayrıca, düzenli egzersiz ve kilo kontrolü, semptomları hafifletebilir ve insülin hassasiyetini artırabilir.

7. Tiroid Hastalıkları ve Beslenme:

  • Hipotiroidizm (düşük tiroid hormonu) veya hipertiroidizm (yüksek tiroid hormonu) gibi tiroid hastalıkları da metabolik bozukluklar arasında yer alır. Hipotiroidizmde metabolizma hızı yavaşlar, bu nedenle düşük kalorili, dengeli bir diyet tercih edilmelidir. İyot, selenyum ve çinko gibi tiroid fonksiyonları için önemli besinlerin yeterli miktarda alınması gerekir. Hipertiroidizmde ise metabolizma hızlandığı için enerji ve protein ihtiyacı artar, bu nedenle beslenme planları buna göre düzenlenmelidir.

Cilt Hastalıklarında Beslenme

Cilt Hastalıklarında Beslenme

Cilt Hastalıklarında Beslenme

Cilt hastalıkları, cildin sağlığını etkileyen, genellikle inflamasyon, enfeksiyon, alerji veya otoimmün bozukluklardan kaynaklanan durumlardır. Cilt sağlığı, genel sağlığın bir yansımasıdır ve beslenme, cilt sağlığını koruma ve cilt hastalıklarını yönetme açısından kritik bir rol oynar. Akne, egzama, sedef hastalığı, rosacea (gül hastalığı) gibi yaygın cilt hastalıklarının yönetiminde, doğru beslenme alışkanlıkları semptomları hafifletebilir ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir.

1. Akne ve Beslenme:

  • Akne, genellikle yağlı cilt, hormonal dengesizlikler ve bakteriyel enfeksiyonlar nedeniyle oluşan yaygın bir cilt sorunudur. Beslenmede işlenmiş gıdalar, rafine şekerler ve doymuş yağların fazlalığı akneyi tetikleyebilir. Düşük glisemik indeksli gıdalar, bol sebze ve meyve tüketimi, omega-3 yağ asitleri içeren balık ve fındık gibi besinler, akne yönetiminde yardımcı olabilir. Ayrıca, yeterli su tüketimi cildin nem dengesini koruyarak akne oluşumunu azaltabilir.

2. Egzama (Atopik Dermatit) ve Beslenme:

  • Egzama, ciltte kuruluk, kaşıntı ve iltihaplanma ile karakterize kronik bir cilt hastalığıdır. Bu hastalığın yönetiminde, anti-enflamatuar besinler büyük önem taşır. Omega-3 yağ asitleri açısından zengin balık, keten tohumu ve ceviz, iltihabı azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca, ciltte kuruluğa neden olabilecek alkol, kafein ve baharatlı yiyeceklerden kaçınılması önerilir. Probiyotik açısından zengin gıdalar (yoğurt, kefir) da bağırsak sağlığını destekleyerek egzama semptomlarını hafifletebilir.

3. Sedef Hastalığı ve Beslenme:

  • Sedef hastalığı, bağışıklık sisteminin cilt hücrelerine saldırması sonucu oluşan kronik, iltihaplı bir cilt hastalığıdır. Bu hastalığın yönetiminde, anti-enflamatuar diyetler önerilir. Omega-3 yağ asitleri (somon, sardalya), yeşil yapraklı sebzeler ve meyveler, sedef hastalığının neden olduğu iltihabı azaltabilir. Ayrıca, gluten, süt ürünleri ve işlenmiş gıdalar gibi bazı gıdalar sedef hastalarında alevlenmelere yol açabileceğinden, bu tür gıdaların tüketimi dikkatle izlenmelidir.

4. Rosacea (Gül Hastalığı) ve Beslenme:

  • Rosacea, yüz bölgesinde kızarıklık, şişlik ve bazen de irinli kabarcıklarla kendini gösteren bir cilt hastalığıdır. Bu hastalığın tetikleyicileri arasında baharatlı yiyecekler, alkol, kafein ve sıcak içecekler yer alır. Rosacea yönetiminde, antioksidanlar açısından zengin gıdalar (örneğin yeşil çay, meyveler, sebzeler) tüketmek, iltihaplanmayı azaltabilir ve ciltteki kızarıklığı hafifletebilir. Ayrıca, sindirim sistemini destekleyen probiyotikler de rosacea semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir.

5. Cilt Kuruluğu ve Beslenme:

  • Cilt kuruluğu, genellikle cildin nemini kaybetmesiyle ilişkilidir ve beslenme bu durumun yönetiminde önemli bir rol oynar. Omega-3 yağ asitleri, cildin nem dengesini korumada etkilidir. Ayrıca, E vitamini, cildin nem bariyerini güçlendirir ve antioksidan koruma sağlar. Bol su içmek ve sağlıklı yağlar (zeytinyağı, avokado) tüketmek, cilt kuruluğuna karşı koruyucu bir etki yaratır.

6. Alerjik Cilt Reaksiyonları ve Beslenme:

  • Gıda alerjileri veya intoleransları, ciltte alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Beslenme yoluyla bu alerjenleri belirlemek ve diyet planından çıkarmak, cilt reaksiyonlarını önlemede etkili olabilir. Aynı zamanda, antihistaminik özelliklere sahip bazı besinler (örneğin, C vitamini açısından zengin meyveler) alerjik cilt reaksiyonlarını hafifletebilir.

7. Otoimmün Cilt Hastalıkları ve Beslenme:

  • Lupus gibi otoimmün cilt hastalıkları, bağışıklık sisteminin vücuda saldırması sonucu ortaya çıkar. Bu tür hastalıkların yönetiminde, iltihabı azaltmaya yönelik beslenme stratejileri önemlidir. Omega-3 yağ asitleri, zerdeçal gibi anti-enflamatuar baharatlar ve antioksidan açısından zengin besinler, bağışıklık sistemini destekler ve cilt semptomlarını hafifletebilir.

Spesifik Hastalıklarda Beslenme Danışmanlığı Neden Önemli?

Spesifik Hastalıklarda Beslenme Danışmanlığı Neden Önemli?

Spesifik Hastalıklarda Beslenme Danışmanlığı Neden Önemli?

Spesifik hastalıklarda beslenme danışmanlığı, hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebilme potansiyeli taşıyan, kişiye özel beslenme planlarının oluşturulmasını sağlayan bir yaklaşımdır. Kronik ve metabolik hastalıklardan otoimmün ve cilt hastalıklarına kadar geniş bir yelpazede, doğru beslenme alışkanlıkları hastalığın belirtilerini hafifletebilir, tedavi sürecini destekleyebilir ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. Diyetisyen Bahar Sezer Aksoy, bu danışmanlık alanında uzmanlığıyla, kişiye özel beslenme planları oluşturarak sağlık hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olur.   İşte bu danışmanlığın önemini açıklayan bazı nedenler: 

1. Kişiye Özel Beslenme Planları:

  • Her hastalık farklı bir metabolik süreçle ilişkilidir ve bu süreçler kişiden kişiye değişebilir. Bu nedenle, spesifik bir hastalığa sahip bireyler için standart bir diyet yerine, hastalığın seyrine ve bireyin ihtiyaçlarına uygun, kişiselleştirilmiş bir beslenme planı oluşturulması gereklidir. Ankara’da bulunan Diyetisyen Bahar Sezer Aksoy, bu yaklaşımı benimseyerek, hastalığın seyrine ve bireysel ihtiyaçlara göre özelleştirilmiş beslenme planları hazırlar. Bu sayede, beslenme tedavisinin etkisi maksimize edilir ve bireyin genel sağlığı korunur. 

2. Hastalığın Belirtilerini Hafifletme:

  • Spesifik hastalıklar, genellikle besin duyarlılıkları veya belirli besinlerin eksikliği gibi faktörlerle daha da kötüleşebilir. Örneğin, sedef hastalığı veya romatoid artrit gibi iltihaplı hastalıklar, anti-enflamatuar bir diyetle yönetilebilir. Doğru beslenme stratejileri, semptomların şiddetini azaltabilir ve bireyin yaşam kalitesini artırabilir.

3. Tedavi Sürecini Destekleme:

  • Beslenme, tıbbi tedavilerin etkinliğini artırabilir. Örneğin, kanser tedavisi gören bireyler için uygun bir beslenme planı, tedavinin yan etkilerini hafifletebilir ve bağışıklık sistemini güçlendirerek tedavi sürecini daha etkili hale getirebilir. Ayrıca, doğru beslenme, hastalıkların nüksetme riskini azaltabilir.

4. Metabolik Sağlığı Destekleme:

  • Diyabet, obezite ve hipertansiyon gibi metabolik hastalıklar, doğrudan beslenme alışkanlıkları ile ilişkilidir. Bu hastalıklarda beslenme danışmanlığı, kan şekeri, kan basıncı ve kolesterol seviyelerinin kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Böylece, uzun vadede komplikasyonların önüne geçilebilir ve genel sağlık durumu iyileştirilebilir.

5. Bilinçlendirme ve Eğitici Destek:

  • Hastalıkla mücadele ederken doğru bilgiye sahip olmak, bireylerin bilinçli ve sağlıklı seçimler yapmalarını sağlar. Beslenme danışmanlığı, hastalara hangi besinlerin tüketilmesi veya kaçınılması gerektiği konusunda rehberlik eder. Bu eğitim, hastalığın yönetiminde bireylerin daha aktif bir rol almasını sağlar.

6. Psikolojik Destek:

  • Spesifik hastalıklara sahip bireyler, hastalıklarının etkileri nedeniyle stres, kaygı ve depresyon yaşayabilir. Doğru beslenme, sadece fiziksel sağlığı değil, aynı zamanda mental sağlığı da destekleyebilir. Ayrıca, bir diyetisyenle çalışmak, bireylere moral ve motivasyon sağlayarak tedavi sürecinin zorluklarını aşmalarına yardımcı olabilir.

7. Uzun Vadeli Sağlık ve İyilik Hali:

  • Spesifik hastalıklarda beslenme danışmanlığı, sadece mevcut hastalıkların yönetilmesi için değil, aynı zamanda genel sağlık ve iyilik halinin uzun vadede korunması için de önemlidir. Bireylerin yaşam boyu sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmeleri, hastalıkların tekrar etme riskini azaltır ve daha kaliteli bir yaşam sürmelerine katkıda bulunur.

Spesifik Hastalıklarda Beslenme Danışmanlığı Hakkında Sık Sorulan Sorular

Hangi hastalıklar için beslenme danışmanlığı önemlidir?

Diyabet, kalp hastalıkları, obezite, hipertansiyon, sedef hastalığı, egzama, romatoid artrit ve kanser gibi kronik ve metabolik hastalıklar başta olmak üzere birçok hastalıkta beslenme danışmanlığı önemlidir. Her hastalığın beslenme gereksinimleri farklıdır ve bu gereksinimlere uygun bir diyet planı oluşturulması gereklidir.

Beslenme danışmanlığı sürecinde neler yapılır?

Beslenme danışmanlığı sürecinde, öncelikle bireyin sağlık durumu ve ihtiyaçları değerlendirilir. Ankara’da bulunan Diyetisyen Bahar Sezer Aksoy, bu değerlendirme doğrultusunda kişiye özel bir beslenme planı oluşturur. Ayrıca, bu planın uygulanması sırasında düzenli takip yapılır, gerekli görüldüğünde beslenme planı revize edilir ve bireye moral-motivasyon desteği sağlanır. Bahar Sezer Aksoy’un uzmanlığıyla, sağlık hedeflerinize ulaşmanız ve genel sağlığınızı iyileştirmeniz desteklenir.

Diyetisyenle çalışmak neden önemlidir?

Diyetisyenler, beslenme bilimi konusunda uzmanlaşmış profesyonellerdir. Diyetisyenle çalışmak, bireyin sağlık durumu ve yaşam tarzına uygun, güvenilir ve etkili beslenme planları oluşturulmasını sağlar. Ayrıca, diyetisyenler bireyi sürecin her aşamasında destekler ve olası sağlık risklerine karşı önlem alır.